Küçük bir ilkokul öğrencisi ve çiftçi ailenin ilk oğlu iken devletçi bir gelenekten gelen ailem ve ilkokul öğretmenimin ezberci olmayan eğitim yöntemi, müfredatın dışında temel ülke sorunlarının anlatımıyla, ailemin tarımın finansal yetersizliği ile yaşadığı ekonomik sorunlar, beni ülke sorunlarına ilgi duymaya itti. O dönemlerde yaşanan askeri, siyasi sorunlar hakkında düşünüyordum. Bu düşüncelere bağlı olarak ortaokuldan itibaren askeri liseyi hedefime koyarak ülkeme en üst düzeyde hizmet etmeyi, belki de o dönemlerde yaşanan teröre çözüm bulmayı hedefime koydum. Lise seviyesinde girdiğim askeri lise sınavını kazanamadım ancak hedefimden vazgeçmeyerek lise sonrası harp okullarını denedim ve uzun seçim süreçlerinin sonunda elendim. İkinci bir hedef olarak polis akademisini belirleyerek nitelikli eğitim isteğimden ve terör-siyaset konusuna ilgimden kaynaklı olarak gönüllü özel harekat eğitimlerine katıldım. Diyarbakır'daki toplum ve batı toplumu arasındaki kültür farklılığı ve sosyolojik olarak kopukluğu görmemle terör- toplum-eğitim bağlantısını aklımda oluşturmaya başladım. Sonraları genel çalışma hayatı içerisinde inanmış olduğum değerlerin önemsenmediğini, terörle mücadelenin tekyönlü oluş şeklini açık şekilde görmem, tüm bunlar olurken yaşadığım kişisel bazı haksızlıklar ile ailemin çok sevdikleri, benimde çok önemli bulduğum tarımı bırakmak zorunda kalması beni arayışa iterek, değerlerim ile birikimim arasında seçim yapmama sebep oldu. Ben değerlerimi seçtim ve böylece kendi özgürlük alanımı yarattım. Bu özgürlük alanı içimde eksik kalan akademik hayata uygun yetiştirerek sorunlara çözümler aramak ve yeterli konuma gelebilmek için gerekli koşulları bana sağlayacaktı. Sorunum yine aynıydı ve buna çözüm üretmenin yollarını arıyordum. Kendimi geliştirmem esnasında yüksek lisansa başlayarak akademik olarak çalışma yapmak ve gördüğüm sorunlara bilimsel temelli çözümler üretmek istedim. Aynı dönemde mesleki yükselme sınavlarına girdim ve niteliksiz mülakatlar sonucu elendim, çevremde elenen birçok yakın arkadaşımı gördüm ve bu adaletsiz durumu içselleştirdim. Bu sorunları yaşamam umutsuzluk hissettirmek yerine beni daha fazla arayış için ateşliyordu. Asıl sorunun sistemden ve sistemi üreten insanların tek taraflı ve geleneksel olmasından dolayı öyle düşündüğünü kabul ederek kendimce arayışa başladım. Gerek akademik çalışmaların sadece teoride kalması ve gerekse de sahada oluşan sorunve olayların çözümlenmemesi, tek taraflı ve niteliksiz eğitim sisteminden meydana geldiği üzerine düşünmeye başladım. Ülkemizin en temel sorunu olan ve her alanda bu sorunun çözülemediğinin hissedildiğini gördüğümüz adalet sistemi, yıllardır sahada bulunarak içerisinde gözlemlediğim sorunlarla yüzleşmek ve bunları çözmek için harekete geçmek istedim. Akademik eğitimin yanı sıra adalet sisteminde ve suç kavramında meydana gelen saha -akademi kopukluğunun nedenlerini araştırmaya başladım. Bu sorunun en temel sebebini farklı alanlardan insanların bir araya gelerek sorunlar üzerine düşünmemesi hatta alanda yetkin konumda olan hukukçuların alana sadece tek bir yönden hakim olması sebebiyle suç sonrası araştırmalarda her ne kadar bilimsel olarak ilerlense de, toplumun asıl sorunu olan suç önleme ve haksız mahkumiyetlerin devamlı olarak meydana gelmesine sebep olmaktadır. Aldığım ve almakta olduğum akademik eğitim ile sahada meydana gelen tecrübemin birleşimi olarak suçu her yönden ele alabilecek hukukçu ve ceza adaleti çalışanlarına yönelik olarak oluşturduğum Genç Forensics Akademi ile kriminolojiden adli biyolojiye, psikolojiden olay yeri incelemeye kadar birçok alandan suç yaklaşımlarını öğreten ve uygulayan özgün bir eğitim modeli oluşturdum. Ayrıca buradan mezun olanlar ile oluşturduğumuz mezunlar birliği ile sahadan gelen sorunlar üzerine tartışacağımız düzenli toplantı ve bilimsel kongreler ile saha-akademiişbirliğini bir araya getirdim. Yeni yüzyılımızın sürekli değişen dinamiğine ayak uydurmak isteyen, bilimsel okuryazarlık ve suçu her yönden algılayıp uygulayabilen tüm adalet çalışanlarına (hukukçu,kolluk) yönelik olan bu eğitim ile adalet mekanizmamız en temelden yani hukukçu ve çalışanları üzerinden dönüşecektir.